Haberler
Köşe Yazıları
Kaynaklar
Dağ Keçisi
Etkinlikler
Ziyaretçi Defteri
Bağlantılar
Samanlık
www.beyingocu.com

Göç Şiirleri

GÖÇ YOLLARI (Murathan Mungan)

Söyleyin dağlara rüzgara

Yurdundan sürgün çocuklara

Düşmesin kimse yılgınlığa

Geçit vardır yarınlara


Göç yolları

Göründü bize

Görünür elbet

Göç yolları

Bir gün gelir

Döner tersine

Dönülür elbet


En büyük silah umut etmek

Yadigar kalsın size


Yolverin kanatlı atlara

Sürgünden dönen çocuklara

Ateşler yakın doruklarda

Geçit vardır yarınlara


Dağılsak da göç yollarında

Yarın bizim bütün dünya


GÖÇ...(Ahmet Telli)

Göç oldu bir acıdan öbür acıya

oysa sağrısı kurumamıştı atımızın

daha dün sürüp gelmiştik buralara

bugün göründü yine yolların ucu


Devrildi kıl çadırlar seher vakti

usulca uyandırıldı çocuklar

ve kadınlar bohçası çözülmemiş

bir keder gibi gibi düştüler yola


Turnalar gitti biz gittik

bitmedi peşimizdeki nal sesleri

nerde konaklasak tedirgindik

kuruyordu ırmaklar ve göller


Bir yangın gibi taşıyıp durduk

kederi ve acıyı göğsümüzde

yer gök duman içindeydi sanki

genzimizi yakıyordu ayrılıklar


Zulüm bırakmadı peşimizi hiç

biz gittik o buldu izimizi

konar göçer olduk yedi iklimde

tanığımızdır dağlar taşlar


Yalnız bir öfke ışıltısı kaldı

gözlerimizin yorgun sularında

yaşamak bir inat oldu artık

yaşamak bir direnme oldu zulme


Ve işte devrildi yine kıl çadırlar

göç başladı bir acıdan bin acıya

Geride akşamın küllenen ateşi

ve susturulmuş çocuk sevinçleri kaldı


AŞIK EŞREF (1969)

Bunca yıldır gezdim diyarı gurbeti

İçimde dolaşan sıla hasreti

İçsem bile Pir elinden şerbeti

Anam bişirse de ah ben yesem


Bir Destan söyleyim verin şu sazı

Pelit odunundan yaksınlar közü

Yayla pınarınd bir görpe kuzu

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Üşüdür garibi gurbetin kışı

Zaten onun gurbet gezmektir işi

Gatmerli gömbeyi yağlıca pişi

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Unutamam Ana ölsem de seni

Döndem çekelikli yediğim günü

Tepsiye bağlanmış kızarmış sini

Anam bişirse de ben de yesem.


Ölsem gurbet elde ararlar beni

Varıp da sılama vereyim yanı

Etinen kavrulmuş acı soğanı (Mıklama)

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Gurbette ne yesem köyü tutmuyor

Aşlık bulgur bizim evden bitmiyor

Madımak pancarı da gözden gitmiyor

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Herkese güzeldir doğduğu köyü

Sakızlı küpte dönmüş turşuyu

Fırın ekmeğiyle biber suyu (Ekmekaşı)

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Köyümde bulunsam geçen her bayram

Verseler içerim bir barhaç ayranı

Öymecinen bu karnımı doyuran

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Mercimek nohudun olur yemeği

Yahniyle keşkek de yakar damağı

Böğürce mantının çoktur emeği

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Kebah çiçeğinden dolma doldurun

Pezük ütmeğinden turşu oldurun

Bizde olmuyanı elden buldurun

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Saç altında bişmiş ekşili çörek

Onu da yemeye çalhama gerek

İsteyip kısmeti olana verek

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Her gün domatesli olsun pilavım

Yanında olursa armut hoşafım

Piliç horoza da o kadar tavım

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Çökeliği keşi süt ile kaymak

Şekerli avuza bilmemki domak

Tahılın unundan bekmezli koymak

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Gürgen odunuynan yanarsa ocak

O zaman ısınır bizim ev ancak

Tarhana çorbasıı her sabah sıcak

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Koyun yoğurdundan bir taze cacık

Tuzsuz yağı balı görünce acık

Cevizli kadayıftenab olsa ecük

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Saya yağdan makarna yapsalar

Üstüne de çökeleği sepseler

Iraflarda sıra sıra tepsiler

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Kızarmış tavuğa hoştur dalması

Kabuğuynan yesem Tokat alması

Üzüm yaprağından tefek dolması

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Ağaç kaşığınan yesem yoğurdum

Kiren ezmesinden içsem bir yudum

Yağlı baslamada kaldı umudum

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Beş on tane piyaz olsa yumurta

Isıcak fetilde olursa orda

Çayı demli içerim kahveyi orta

Anam bişirse de ah ben de yesem.


Sanmayın Eşref'i bu kadar açtır

İnsan olan her yemeğe muhtaçtır

Ananın bişirdiği melhem ilaçtır

Anam bişirse de ah ben de yesem.


ANA KIYMETİ - AŞIK EŞREF (1974)

Günlü hasret dolu Kadını görsem

Hemen Anam gelir aklıma Anam

Kınalı Zeynep mi adını sorsam

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Yaşadığı seferberlik zamanı

Yere değer giymiş uzun tumanı

Sivas Koyulhisar Şahneçimeni

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Yatimlik yaman ya öksüzlük kötü

Fakirin şalvarı neylesin ütü

Zemzemden kıymetli Ananın sütü

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Hasretinen yüreğini dağlıyan

Yarından yarına umut bağlıyan

Oğul oğul deyin yanıp ağlıyan

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Şu ölüm dediğin herkese keşik

Gönül kapısında olaydım eşik

Irgat tarlasında sırtında beşik

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Babam da Anam gibi haretli

Tokat Almus Dikili'de gurbetli

Geçirmiş ömrünü gam ile dertli

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Kadın bir dünyadır erkek direği

Yanmaz mı hiç sevenlerin yüreği

Demek bu da yaşamanın gereği

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


Yazın sıcağında kavrama biçen

Yaşamı hayatı zel sefil seçen

EŞREF Eşref deyin dünyadan göçen

Hemen Anam gelir aklıma Anam.


SEVEN UNUTMAZ - AŞIK EŞREF (1990)

Türkiye'den gitti unuttu sanman

Aklımda başımda siz varsınız siz

Yad ellerde gönül avuttu sanman

İçimde dışımda siz varsınız siz.


Sıladan yanıya esen yellerim

Ah etsem gözümden akan sellerim

Günüzün düşünün hep hayallerim

Geceki düşümde siz varsınız siz.


Biz biz olsa başımızda Şah niye

Aradaki bu ayrılık ah niye

Hasret kaldım keşkek ile yahniye

Ekmeğim aşımda siz varsınız siz.


Riva'nın ırmağı akan çağlamaz

Aşık her güzele gönül bağlamaz

Dertsiz olan oturup da ağlamaz

Gözdeki yaşımda siz varsınız siz.


Cesedim burada canım orada

Eremedim şu dünyada murada

Üç beş günlük ömrüm kaldı şurada

Yazımda kışımda siz varsınız siz.


Yiğidim yiğit ya cana kıyamam

Cahillere akıl edip uyamam

Hepinizin adlarını sayamam

Üçümde beşimde siz varsınız siz.


Kanatlanıp uçsam kuş değilim ki

Yüreğim sızılan taş değilim ki

Çalışsam çırpınsam hoş değilim ki

Yaptığım işimde siz varsınız siz.


Australya oldu benim durağım

Günden güne artar derdim merağım

Kaç senedir vatandan ırağım

Toprağım taşımda siz varsınız siz.


Eşref bilmiyorum nasıl halınız

Siz de unutmayın selam salınız

Ellerin elinde kaldım yalınız

Ölürsem peşimde siz varsınız siz.


AŞIKLAR DİYARI - AŞIK EŞREF (1990)

Eğer sorarsanız bizim Tokat'ı

İçinde ne hamamlar var hanlar var

Kalesine çıkar olan takatı,

Konaklar içinde ne sultanlar var.


Dikersen can biter can Kazova'da

Vakti gelir kuşlar durmaz yuvada

Gurbet ellerinde elim havada

Hasretinle gözümde al kanlar var.


Artova'ya düştü yolumuz herhal

Çamlıbel'den aşam Sivas'a derhal

Bu ellerde yoktur bir daha Turhal

Alemin içinde gör insanlar var.


Garipler katlanır derde çileye

Düzenbaz başvurur çare-hileye

Maşat'ın çiftlikten varsam Zile'ye

Canıma can katar ne cananlar var.


Gelir mola ya yolunu beklesem

Katır çekmez dertlerimi yüklesem

Erbaa'da yar ile tütün denklesem

Erek ovasında boz dumanlar var.


Niksar ayvaz sularından içeyim

Emrah ile çam içine göçeyim

Fatlı köprüsünden gelip geçeyim

Reşadiye'de yol gözleyen canlar var.


Çıkıp isketsire eyleyim nazar

Selemen kırına kurayım Pazar

Erdem de yar ile ömrüm uzar

Canı sağ olana ne zamanlar var.


Kelkit Yeşilırmak ile çağlarım

Tozanlı'dan beri dünek dağlarım

Dünyaya nam salmış ölen sağlarım

Akbaş gibi nice pehlivanlar var.


Dumanlı dağlarını çıkıp gezeyim

İnip Almus Barajında yüzeyim

Duyduğumu gördüğümü yazayım

Daha benim gibi ne ozanlar var.


Kul Himmet Selmani - Eşref Almus'tan

Anam babam garip düşmüş Sivas'tan

Gazi Osman Paşa tarihe destan

Seyit Hasan Paşa gibi şanlar var.



ŞİİR - OZAN MAKSUDİ - Osman Dağlı (Almanya - Mains)

Şiir bir insandır, insan bir ekin,

Enerji kaynağı çevrilen çarkın,

Yaşama sevdalı güneşe akın,

En yüce duygunun, özüdür şiir.


Kırlarda gelincik çiçekte arı

Çobanın kavalı ona sevdalı

Dizelerde usta ruhun mimarı

Emek çeşmesinin gözüdür şiir.


Dünü güne bağlar günü yarına

Pervasızca yörür Mansur darına

Işık salar karanlığın bağrına

Ozanın en yalın sözüdür şiir.


Mazlumun kulağı dilsizin dili

Muhabbet sazının mızrabı teli

Katıksız sevdanın çağlayan seli

Hayatın mbaharı, yazıdır şiir.


Bazan bir türküdür gurbet ellerde

Bazan bir bağlama usta ellerde

Bakarsın bir bülbül konca güllerde

Yaşamın bir başka yüzüdür şiir.


Sevgide sınırsız kavgada uçkun

Özgürlük sevdası barışa tutkun

İnsana, doğaya gözele vurgun

Küllenmiş sevdanın, közüdür şiir.


Dağlının gönlünde irfan ağacı

Kaynağı tükenmez sevgi barajı

Yüce duyguların kesin virajı

Kardeş sofrasının, tuzudur şiir.


DEĞİŞİM - OZAN MAKSUDİ - Osman Dağlı (Almanya - Mains, 1983)

Hayat denen yolun sarp bellerinde

Yörüdükçe aklım fikrim değişti

Tanrı zalimleri kalelerinde

Korudukça aklım fikrim değişti.


Dünyaya eğemen mezar taşları

Suyu bulandıran suyun başları

Adam yiyen adaletin dişleri

Görüldükçe aklım fikrim değişti.


Yavaş yavaş nasırlandı ellerim

Sinemi okladı dost bildiklerim

Tabu zannettiğim düşüncelerim

Çürüdükçe aklım fikrim değişti.


Umutlarım koydum çevrilen çarka

Tükettim ömrümü ah çeke çeke

İnsanlığa zulüm onura leke

Sürüldükçe fikrim değişti.


Dünya alt üst oldu savaşlar berbat

İnsanlık kan ağlar köpekler rahat

İhanete ödül haine fırsat

Verildikçe fikrim değişti.


Ufuklar değişti uzadı yollar

Ağardı saçlarım kayboldu yıllar

Dağlının gönlünde çağlayan seller

Duruldukça fikrim değişti.


BİR KOŞMA (ŞAH TURNA- Almanya-Berlin 1970'li yıllar)

Bu canından geçenlere aşk olsun,

Vatan için, millet için, dost için

Gönül bağı süslensin de gül dolsun

Vatan için, millet için, dost için


Her şeyi başarı getirir azim

Kış çekilir dolar bütün hep yazım

El ele verip de çalışmak lazım

Vatan için, millet için, dost için


Çalışan insanın gülleri solmaz

Çalışanlar gece gündüz yorulmaz

Durmak ile bur yaralar sarılmaz

Vatan için, millet için, dost için


Gözümüzden akar kanlı yaşımız

İçimizden doğar dost güneşimiz

Her an haksızlarlavar savaşımız

Vatan için, millet için, dost için


Şah Turna'yım çok gelirim giderim

Her zaman artıyor ahım kederim

Canımdan başımdan geçmek isterim

Vatan için, millet için, dost için.



TAŞLAMA (ŞAH TURNA ALMANYA -Berlin-)

Vatanı düşmana verdi

Yurt sorarsın kime kime

Çaban saldırır sürüye

Kurt sorarsın kime kime?..


Yetimin hakkını yiyor

Sömürene bey bey diyor

Kendi mertliğin çiğniyor

Mert sorarsın kime kime?...


Boşsun herhal yoktur işin

Ekmek der çocuğun eşin

Cebinde yok beş kuruşun

Kart sorarsın kime kime?..


Gelin kız yurtdışı gitti

Hasretlikten yandı bitti

Topluma ihanet etti

Fert sorarsın kime kime?..


Hep ağlayıp gülmeyene

Gözyaşını silmeyene

ŞAH TURNA'yım bilmeyene

Dert sorarsın kime kime?..


DOSTLAR OY -Bozlak- (ŞAH TURNA ALMANYA -Berlin-)

Gamlı gönlüm neşelenip gülemez

Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy

Tabipler derdime derman bulamaz

Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...

Soldu bahçemizde açılan güller

Hastanın halini ne bilir sağlar

Viran oldu bütün bozuldu bağlar

Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...


Gönlüm gene ayrı firkata düştü

Sinem hey canım gene tutuştu

Ömür rüzgar oldu dağlardan aştı

Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...


Yürüyelim ATATÜRK'ün izinden

Çıkmayalım gerçeklerin sözünden

Yakın ŞAH TURNA'yı aşkın közünden

Ne deyim de ne söyleyim dostlar oy...


MAHSUNİ'YE (ALİ RIZA YÜKSEL - KAHRAMAN MARAŞ'TAN Almanya'da yaşar)

Yine acı haber aldım Köln'den

Sevenleri yaraladın Mahsuni

Ömrün tamam olmuş doktor ne yapsın

Azraile teslim oldun Mahsuni.


Ölüm yetmezki ısrarın, gücün

Ciğer parçalandı derindir acın

Almanya'ya mı geldin dostların için

Ne yazıkki görmeden döndün Mahsuni.


Toprağın Elbistan, Afşin'dir elin

Berçenek'te doğdun,o dertli köyün

Durna pınarlıydı ilham kaynağın

Ora senin sen orasın Mahsuni.


Haksıza karşı idin kendi gücünle

Seni seven yanar durur acından

Vurguncular siyasetin içinde

Böyle gelmiş böyle gider Mahsuni.


Bir ben değil,Türkiye kaybetti

Kendi küçük idi, sözü yiğitti

Nice padişaha, vezire çattı

Bildiğinden çekinmezdi Mahsuni.


Her zaman yetinmez ozanlar şahı

Anadolu aşıkların sesi odağı

Afşin, Elbistan'ın yanar yüreği

Seni kaybetmesi zordur Mahsuni.


Bir Mahsuni vardı kaynadı taştı

Herkesin gönlünde gül oldu açtı

Bu dünya böyle, her gelen göçtü

Mekanın güzel seçtin Mahsuni.


Ali Rıza Yüksel'im çekerler dara

İsa göğe çıktı, Musa'da tura

Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan'lara

Ahiretinde yoldaş olsun Mahsuni.


NAKARAT - Kaybeyledim arıyorum

Her geçenden soruyorum

Gitti dönmez biliyorum

Yalan oldun can Mahsuni.


ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE (ALİ RIZA YÜKSEL - KAHRAMAN MARAŞ'TAN Almanya'da yaşar)

Çanakkale hatıradan silinmez

Tarihten tarihe yazılır anam

Ölürsem şehidim, kalırsam gazi

Bu vatan borcumuz ağlama anam.


Cepheden cepheye savaşır ordum

Düşman işgalinden kurtulur yurdum

Ne uçağım var ne tankım, topum

Sügü tak,kalkan kılıç savaştık anam.


Çanakkale geçit vermez Dünya'ya

Kimi denize gömüldü kimi karaya

Eli silah tutan koştu cepheye

Kurtuluş savaşı vermiştik anam.


Anadolu Atatürk'ün ordusu

Savaştan korkar mı Türk'ün yavrusu

Çanakkale şehitlerin anısı

Yaralı ölü ile gömüldü anam.


Her taşın dibinde bir şehit yatar

Başımızda patlar mermiler, toplar

Ölüm var, dönüş yok yiğit askerler

Toprağı kan ile yoğurduk anam.


Çanakkale Türk'ün milli davası

Kara Fatma Mehmetçiğin anası

Taşımış sırtında topun mermisi

Kadınlı erkekli savaştık anam.


Ali Rıza Yüksel'im tarihten yazar

Çanakkale oldu Dünya'ya mezar

Rengi çok güzeldir kanıma benzer

Ay yıldızlı bayrağıma sarıldım anam.


NAKARAT - Çanakkale Çanakkale

Düşman giremez yurduma

Atatürk de ordusuyla

Allah derde yürür Paşa.


(EŞREF ERDOĞAN - ÇORUM ALACA HAYDARIN köyünden Federal Almanya'da -Berlin- 30 yıldır yaşar)

Devret'ten çıktım da yolum yokuştur

Bu dağları aşıp gitmek çok iştir

Ama Ali Kahya yol bakıştır

Yanlış gitmeyelim hadin arkadaş


Yine gönül sılasını arz eder

Görünür gözüme yol garip garip

Aşık olan evin yurdun terkeder

Alır sazın söyler tel garip garip.


Gurbete gidenin hali bilinmez

El gülse de gariplik var gülünmez

Gönül ister ama geri dönülmez

Halin arzedemez dil garip garip.


EŞREFOĞLU rahmet yağar havadan

Unutman ahbaplar bizi duadan

Bahar gelir kuşlar uçar yuvadan

Öter detli bülbül, gül garip garip.